Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Şubat 2017 Cumartesi

Vasıfsız İşçi Paradoksu

Herhangi bir mesleki eğitimi olmayan, halk tabiri ile getir-götür işlerine bakacak veya yük taşıtmak için kullanılacak insanlar için 'vasıfsız işçi' tabiri kullanılmaktadır. Vasıfsız işçiler; inşaat ve tarım sektörlerinde beden gücünden yararlanılarak kullanılmakta, aldıkları ücretler asgari ücret düzeyinde seyretmektedir.

İşin paradoks boyutuna gelmeden evvel bir örnekle durumu izah etmek gerekiyor. Üniversiteyi bitirdiğinizde bir firmaya girdiğinizi düşünün. Bir üniversite bitirmiş ve 'vasıfsız' yaftasından kesinlikle kurtulmuş, vasıflı bir bireysiniz. Bu firmanın size maaş olarak 1500 TL verdiğini düşünelim. Aynı şekilde hali hazırda o firmada çalışan bir çaycı olduğunu ve bu çaycının da 1500 TL maaş aldığını varsayalım. Çaycı olan arkadaşımız vasıfsız bir işçidir. Herhangi bir uzmanlığa, mesleki eğitime ihtiyaç duymayan, çayı doldurup siz vasıflı çalışanlara servis eden bir işçidir. İşte tam da burada bir sorun var. Çünkü siz vasıflı, çaycı vasıfsız bir çalışan iken, aldığınız ücretin aynı olması çok büyük bir mantık hatasıdır. Bu sorunun ortadan kalkması için işvereninizden zam talep ettiğiniz anda olumsuz bir yanıt alırsınız. Israr ederseniz işinizden de olabilirsiniz.

Vasıf; güncel Türkçe sözlükte 'nitelik' olarak ifade edilen bir kelimedir. Vasıfsız denildiğinde de, niteliksiz, özel bir beceri sahibi olmayan ifadesi karşımıza çıkar. Firmaların veya işletmelerin 'vasıfsız işçi aranıyor' ilanları vermelerinde paradoks olarak ifade edebileceğimiz bir sorun ortaya çıkıyor. Çünkü işletmelerin 'vasıfsız' olarak aradığı elemanın vasfı, yani niteliği vasıfsız olmasıdır. İşletmelerin getir- götür işlerini yapacak veya yük taşıyacak personelinin herhangi bir vasfının olmaması gerekir. Az evvel verilen örnekten yola çıkalım. Eğer işletmeler veya firmalar, söz konusu işleri için üniversite mezunu, iş yaptığı sektörde bilgi sahibi, bilgisayar kullanabilen bir çalışanı, bahsi geçen getir-götür işleri için kullanmak isteseydi nasıl bir sorun ortaya çıkardı? Elbette kalifiye bir çalışanın bu işleri yapması beklenemezdi. Bu yüzden bu durum bir paradoks ortaya çıkarıyor. Sokrates'in sözü olan, 'Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.' önermesi tam olarak bu paradoksa benzemektedir. Firmalar ve işletmeler, getir-götür işleri için bir işçi aramakta ve aradıkları tek niteliğin, çalışanların niteliksiz olmalarını istemeleridir.

Manpower Group'un 2016/2017 Yetenek Açığı Araştırması sonuçlarına göre, işverenlerin %66'sı uygun (kalifiye) çalışan bulmakta zorlanıyor. İşverenlerin nitelikli işçi bulamama nedenlerine bakıldığında ilk üç sırada, deneyim eksikliği, teknik yetersizlik ve teklif edilenden daha fazla ücret talep edilmesi yer alıyor. Aynı zamanda işverenlerin %73'ünün açık pozisyonları dolduramaması sorununu, mevcut çalışanlarını geliştirerek onlara yatırım yapma yoluna gittiği ya da işi başka bir firmaya yaptırma yoluna gittiği gözlemlenmiş. Bu araştırma baz alındığında, vasıfsız olarak işe giren personelin, kendisine yatırım yapılması ve işi öğrenmesi varsayıldığında zamanla vasıflı hâle gelmesini, üniversite mezunlarının çoğunlukla teorik eğitim görmesi nedeniyle teknik yetersizliğe sahip olmasını ve yeni mezunların istihdam edilmesinin güç duruma gelmesi sonuçlarına ulaşmak mümkündür.

İstihdam edilebilirlik halihazırda ne kadar fazla şey bildiğinden çok, ne kadar iyi öğrendiğine ve bunları ne kadar iyi uygulayıp uyarlayabildiğine bağlıdır..